ÖZÜ YAKALAYABİLİYOR MUYUZ?

Created with Sketch.

Pablo, kaderini değiştirmenin zamanı geldiğini düşünür. O sabah heyecanla yatağından kalkar. Her şey planladığı gibi giderse kendisinin ve ailesinin makus talihini yeneceğini düşünür ama aksi halde kendisinin de diğer kardeşleri gibi hapse boylayacağını da çok iyi bilmektedir. Sahip olduğu en temiz elbiselerini giyer ve yola koyulur. Motosikleti ile Meksika sınırına gelir. Soğukkanlı olması gerektiğini defalarca kendisine telkin etse de polisi görür görmez alnından boncuk boncuk terler dökülür. Pablo’yu ve arkasındaki iki büyük çantayı gören sınır polisi şüphelenir ve kendisine doğru yaklaşır. Pablo’ya dönerek çantaların içinde ne olduğunu sorar.

Pablo, kekeleyerek “yalnızca kum” diye yanıt verir. Bu cevaba inanmayan polis, “aç bakalım çantaları” der. Pablo elleri titreye titreye çantaları açar. Polis çantaları didik didik kontrol etmesine rağmen kumdan başka bir şey bulamaz! Bununla yetinmeyen polis, kumların yabancı maddelerle karıştırıldığı şüphesine düşerek Pablo’yu alıkoyarak karakola götürür. Gece yarısına kadar çantadaki kumları her türlü tahlilden geçirttirir. Ancak çantalarda saf kumdan başka bir şey yoktur! Polis çantalarını Pablo’ya geri vererek ve özür dileyerek sınırdan geçmesine izin verir. Pablo, artık ailesine para götüreceğini düşünerek yüzündeki hınzır tebessümle yola koyulur ve sınırı geçer.

Ertesi hafta Pablo, motosikletinin arkasında iki büyük çantayla tekrar sınırda belirir. Polis, Pablo’yu yine durdurur, didik didik arar. Yine bir şey bulamaz ve Pablo’yu serbest bırakmak zorunda kalır.

Bu olay, yıllarca devam eder. Pablo zengin, Polis ise emekli olur. Polis bir gün Meksika’da bir barda otururken Pablo’nun lüks bir araçtan inerek bardan içeri girdiğini görür. Polis, Pablo’nun yanına gider ve “senin yıllardır bir şeyler kaçırdığından eminim. Çıldıracağım. Geceleri uyku uyuyamıyorum senin yüzünden. Lütfen anlat bana ne kaçırdığını. Söz kimseye söylemeyeceğim der”

Pablo, Polise bakar ve gülümseyerek cevap verir, “Motosiklet”

Acaba iş dünyasında olan bizler de kum tanecikleriyle boğuşurken büyük kayayı yani özü mü kaçırıyoruz? Yoksa çok fazla detaylarla uğraşıp sonuca ulaşacak gerçek işlerimizi mi aksatıyoruz?

“Başarı detaylarda gizlidir” klişe lafına çok fazla sorumluluk yüklemiş durumdayız. Danışmanlık yaptığım birçok firma sahibi ve tepe yöneticileri enerjilerini gereksiz konularda harcayıp kendilerini tükettiklerini görüyorum. Genelde de kalifiye çalışan çalıştırmak ve iş bölümleri yaratmanın çok anlamsız olduğunu düşündükleri için her işi kendileri yapmaya çalışmaktalar. Daha az iş ve iş bölümü varken işler yetiştirilir ama büyüme farkına varılmazsa günlük iş alışkanlıkları ile şirketi başarıya götürmek mümkün olmaz. Bunun için tepeden baksalar, büyük resmi görseler ve detaylarla boğuşmasalar çok daha başarılı olacaklar.  Alt birimler zaten detayları biliyorlar ve yönetiyorlar. Bırakın onlar işlerini yapsınlar.

Elbette hem detaylara hakim olup hem de vizyon sahibi olmak mükemmel. Ama rekabet ortamında artık şirketi başarıyla yönetmenin yolu çok fazla detaylarla uğraşmaktan geçmiyor özü yakalayarak “İnovasyon ve Farklı Olmak”tan geçiyor.